Eğitim sisteminin bütün dünyada karşı karşıya olduğu en büyük sorun, nasıl olacağı tam olarak öngörülemeyen bir geleceğe gençleri hazırlamaktır. İçinde yaşadığımız dünyanın değişiminin hızı herkesi sadece şaşırtmakla kalmıyor aynı zamanda da sersemletiyor ve çaresiz bırakıyor. Örneğin günümüzde en çok talep gören 10 mesleğin bazılarının, bundan 15 yıl önce ancak adı biliniyordu. On beş yıl içinde gençlerin yüzde altmışı bugün var olmayan mesleklerde çalışacaklar. Ayıca var olan meslekler de dönüşüm geçirecek ve bugünkünden farklı yapılacak. Bu durum, çocuklarımızı şu anda var olmayan işlerde çalışmaları, henüz icat edilmemiş teknolojileri kullanmaları ve bilmediğimiz problemleri çözmeleri için eğittiğimiz anlamına geliyor.
Böyle bir dünyada geleneksel eğitim sistemin bilgi aktarmaya dayalı anlayışı tarihe karışmış olsa da aileler çocuklarını kendi gelişim süreçleri için geçerli olmuş algoritmayı eğitim kurumlarına ve çocuklarına dayamaya devam ediyorlar. Hayat başarısı için zekanın çok az, akademik başarının orta derecede etkili olduğu bir dünyada, çağdaş öğretmenlerin sadece eğitiminden sorumlu oldukları gençlerin değil aynı zamanda, onların ailelerinin de zihniyetlerini değiştirmek gibi zorlu bir görevle karşı karşıyalar.
Bu sunuşta öğretmenler, öğrenciler ve onların aileleriyle kuracakları ilişkide anahtar rol oynayacak temel iki kavram üzerinde durulacaktır. Böylece öğrencilerinin potansiyellerini hayata yansıtmalarına imkan veren iz bırakan öğretmen olarak hatırlanmak yolunda temel beceri kazanacaklardır.
Süre: Sunuş bir iki saat