Yapıcı, verimliliği teşvik eden çalışanların çalışmaktan mutluluk duydukları bir kurum kültürü yaratmak önemli ölçüde iş liderinin sorumluluğundadır. İş lideri kuruma ve kurum iklimine damgasını vurur. Jimm Collins'in “İyi'den Mükemmel Şirkete” (From Good to Great) adlı sürdürülebilir başarıya ulaşmanın yollarını konu alan kitabında, 15 yıl süre ile ortalamanın üzerinde başarı gösteren şirketleri yöneten iş liderlerinin belirleyici özellikleri araştırılmıştır. Bu liderlerin ayırıcı özelliklerinin, ılımlı ancak kararlı, alçak gönüllü ancak korkusuz oldukları görülmüştür. Birbiriyle çelişkili gibi gözüken bu sıfatların gerçekte iş hayatında ince fakat sağlam karşılığı vardır. Strateji ve hedeflerde ödünsüz ve kararlı olmak; uygulamada ise destekleyici, hoşgörülü, ılımlı olmak mümkündür. Böyle liderler duygusal zekası yüksek ve olgun insanlardır. Yirmi yılı aşkın meslek hayatımda bu özelliklere sahip az sayıda lider tanıdım.
Narsistik Lider Özellikler
Buna karşılık çok sayıda kendine hayran, her şeyi bildiğine inanan ve kendilerine hizmet eden iş liderleriyle karşılaştım. Narsist liderlere spor, siyaset ve iş hayatının çeşitli kademelerinde rastlamak olağandır. Ben yıllar içinde kendine hayran narsist liderlerin altı özelliğini gözledim:
Narsistik liderler kendilerini, birlikte oldukları kurum ve kişilere ödül olarak görürler. Bu kişilerin aileleri ile kurdukları ilişki de farklı değildir. Çevrelerindeki herkes onlara hizmet için vardır, onların ihtiyacını karşıladıkları ölçüde değerlidir ve o ihtiyaç kalktığı zaman da “görünmez” olmaları beklenir.
Sonuç
Narsistik liderler güce karşı duydukları önüne geçilmez istek nedeniyle, genişlemeyi gelişme olarak algılarlar. Bunun sonucu olarak şirketi esas iş alanı dışındaki işlere sokarak güçlerini arttırmaya yönelirler. Örneğin bundan 25 yıl önce “Moments of Truth” adlı kitabıyla gündeme getirdiği müşteri merkezli yaklaşımla hava yolu endüstrisinin kahramanı olan Jan Carlson SAS'te gösterdiği yüksek performans nedeniyle elde ettiği krediyi, gereksiz şirket satın almaları ile SAS'ı batırma noktasına getirerek tüketmiştir. Siyaset alanında, ülkeyi büyütmek için savaşa sokarak felakete sürükleyen çok sayıda örnek vardır. Spor alanında ise, yaptıkları harcamalarla yönettikleri klübü iflas noktasına getiren, sonra da bırakıp giden, giderken de sorumluluğu başkasına yükleyen çok sayıda “başkan” vardır.
Her ne kadar Churchill, J. Welch, G. Soros gibi üretken narsistler de olsa bile narsistik liderler kurumun imkanlarını kendi egolarını büyütmek ve güçlerini geliştirerek kendilerine hizmet etmek için kullandıklarından kalıcı, verimliliğe dönük ve olumlu bir kurum kültürü yaratamazlar. Bu nedenle J. Collins'in düzenli ve kalıcı başarı sağlamış şirketlerin iş liderlerinin alçak gönüllü kişiler olduğunu saptaması önemli ve ders çıkartılması gereken bir sonuçtur.