SEÇİLMİŞ YAZILAR

Aşk ve Evlilik Konusunda Romantik Yanılgı

Prof. Dr. Acar Baltaş

Dergilerin Aralık ayı yayınlarında geçmiş yılın değerlendirmesi, yeni yılla ilgili öneriler ve umutların gerçekleşmesi için dilekler yer alır. Bu nedenle ben de bu yazımda okuyucular için ilişkilerini değerlendirmeleri ve hayat planlarında varsa, yeni ilişkiler kurmaları konusunda kendilerine ışık tutacak bilgiler derledim. Bu bilgilerin aynı zamanda öngörülebilir yanılgılarımız konusunda da uyarıcı olmasını dilerim.

“Ben Farklıyım”

Eş veya partner seçimindeki en büyük yanılgılardan birisi, insanların belirli özelliklere başkalarından daha çok değer verdiklerine inanmalarıdır. İnsanlara müstakbel partnerlerinde hangi özellikleri aradıkları sorulduğunda, kibarlık, duyarlılık, sevecenlik, kollayıcılık gibi genel özellikler ağır basmaktadır. Partner seçimi ile ilgili bu beyanlarda bulunanlar, kendilerinin bu tercihlerinde özel olduklarını düşünürler. Oysa bu arayış neredeyse dünyanın her yerindeki insanlar için geçerlidir. Diğer taraftan çok sayıda araştırma, erkek ve kadınların eş ve partner seçimi konusunda tercih nedenlerin farklı olduğunu ve kadınların erkeklere kıyasla daha seçici olduklarını doğrulamıştır. Erkeklerin kararlarını daha çok dış görünüş ve cinsel çekicilik belirlerken, kadınların kararlarını erkeğin kazancı ve kendisine sunulacak imkanlar belirlemektedir.

Shackleford ve arkadaşları 37 farklı kültürden 9800 kişi ile yaptıkları bir araştırmada,1 insanların uzun süreli bir ilişkide uyumlu olmasının dört boyut üzerindeki tercihlerine bağlı olduğunu ileri sürmüşlerdir:

  1. Sosyallik-Dinsel uyum
  2. Aşk-Statü ve varlıklılık
  3. Bağlılık/denge-Güzellik (yakışıklılık)/sağlıklılık
  4. Eğitim/zeka-Evcillik/çocuk bakımı

Bu geniş kapsamlı araştırmada ortaya koyulan bulgu şudur: Erkekler müstakbel eşlerinde fiziksel çekicilik, sağlık, çocuklarına bakım ve evine özen özelliklerini; buna karşılık kadınlar olgunluk, sadakat, eğitim, sosyal statü ve ekonomik istikrarı aramaktadır. Yukarıdaki değişkenler açısından değerlendirildiğinde erkekler daha çok aşk, güzellik/sağlıklılık, evcillik/çocuk bakımı üzerinde dururken; kadınlar eğitim/zeka, statü ve varlıklılık, bağlılık/denge üzerinde durmaktadır. Sosyallik ve dinsel uyum açısından kadınların sosyalliğe, erkeklerin ise dinsel uyuma biraz daha fazla önem verdikleri görülmüştür.

Beyin ve Kalp Farklı Konuşuyor

Fisman ve arkadaşlarının araştırması özellikle önem taşımaktadır.2 ABD’de yaygın olan “hızlı flört” ortamında gerçekleştirilen bu araştırmada en çok aranan özelliklerin çekicilik, samimiyet, zeka, neşelilik, hırs ve paylaşılan ortak ilgi alanları olduğu bulunmuştur. Bunlar arasında da en önemli olanların çekicilik, zeka ve hırs olduğu görülmüştür. Bu araştırma da diğer araştırmalar gibi erkeklerin fiziksel çekiciliğe, kadınların zekaya daha çok önem verdiklerini ve aynı çevrede yetişmiş olmayı tercih nedeni olarak ortaya koyarken, iki cinsiyet arasında önemli bir farkı vurgulamıştır. Erkekler kadının zekası ve hırsının kendilerininkini aştığını hissettikleri durumlarda, bu özelliği tercih etmemektedir. Bu araştırmanın ilginç bir sonucu da seçenek sayısı arttıkça (grup büyüdükçe) kadınların daha çok kararsız kalmış olmasıdır.

Görücü yöntemiyle yapılan evliliklerin en güçlü yanı, ailelerin beraber geçirilecek bir yaşam için en önemli özellik olan “değerler” uyumuna önem vermeleriydi. Bu yöntemin ikinci yararı, tarafların bir beraberliği yaşanmaz hale getiren kötü alışkanlıklar konusunda seçici olmasıydı. Kadın-erkek ilişkileri konusunda uzman sayılan ve kendisini “attractionist” olarak tanımlayan Eli J. Finkel; insanların hipotetik partnerleriyle ilgili beyanlarını, fotoğraflara bakarak yaptıkları seçimleri ve bu kişilerle karşılaştıkları zaman ortaya çıkan durumları, hızlı flört gecesi ortamında araştırmıştır.3 Bir hafta önce verilen beyanlarda erkeklerin fiziksel çekiciliğe kadınlardan daha fazla, kadınların ise kazanca erkeklerden daha çok değer verdiği, kişiliğe her iki cinsiyetin de aynı ölçüde önem atfettiği görülmüştür. Ancak araştırmanın ilginç bulgusu karşılaşma sonrası kadınların tercihlerinde, daha önceki beyanlarının aksine fiziksel çekiciliğin rol oynadığının ortaya çıkmasıdır. Bu araştırma fiziksel çekiciliğin önemli olmadığını söyleyenlerin de gerçekte buna önem verdiklerini ortaya koymaktadır.

Bu araştırmaların, kültürler arası olan hariç, hemen tümü üniversite öğrencileri veya lisansüstü öğrenciler arasında yapılmıştır. Finkel, 41 yaş ortalamasına sahip ve yüzde 56’sının romantik ilişkilerini sürdürdüğü 502 kişiyle yaptığı bir araştırmada4 önce tercihleri sorgulamış, 2,5 yıl sonra da süregiden veya bu arada sonlanmış olan ilişkilerinde, partnerlerinin özelliklerini incelemiştir. Bunun sonucunda kişilerin beyanlarıyla yaptıkları seçimler arasındaki ilişkinin zayıf olduğu ortaya çıkmıştır. Birçok beyanda sözü geçen “kimyasal uyumun” sadece sözde kaldığı anlaşılmaktadır. Sözlü beyanlar, kişinin kahvesini şekerli mi sade mi; yemekte suyu mu, kolayı mı tercih ettiğini söylediği durumlarda geçerlidir. Ancak bu ön beyanların partner seçimi gibi hormonların harekete geçirdiği duygu dünyasında fazla değer taşımadığı anlaşılmaktadır.

Sonuç

Eş ve partner seçimi konusunda çok fazla değişmeyen ve tekrarlayan temel özellikler vardır. Bunlar, önceki beyanları ne olursa olsun erkeklerin seçiminde dış görünüşün, kadınlarınkinde ise kazanç, eğitim ve zekanın belirleyici olduğudur. İlginç olan, kendisini tekrarlayan bütün bu süreç içinde herkesin kendi tercihinin özel ve biricik olduğunu düşünmesidir.

Kaynaklar:

  1. Shackelford TD, Schmitt DP, Buss DM. Universal dimensions of human mate preferences. Personality and Individual Differences 2005; 39(2): 447-458.
  2. Fisman R ve ark. Gender differences in mate selection: evidence from a speed dating experiment. The Quarterly Journal of Economics 2006; 673-697.
  3. Finkel EJ, Eastwick, PW. Speed-dating. Current Directions in Psychological Science 2008; 17: 193-197.
  4. Eastwick PW, Finkel, EJ, Eagly AH. When and why do ideal partner preferences affect the processes of initiating and maintaining romantic relationships? Journal of Personality and Social Psychology 2011; 11: 1012-1032.
  • Makaleyi Paylaş >
© BALTAS 2020 Tüm hakları saklıdır.