SEÇİLMİŞ YAZILAR

Evden ve Uzaktan Çalışma

Prof. Dr. Acar Baltaş

Mart ayının ortasından bu yana yaşadığımız olağan dışı dönemin çalışma hayatına kattığı en önemli değişiklik, evden çalışma oldu. Başlangıçta yönetimler tarafından yadırganan bu uygulama, koşulların zorlamasıyla yeni normlardan bir haline dönüştü. Bu yazıda evden çalışmaya yatkın kişilerin özellikleri konusunda bilimsel temele dayanan bir değerlendirme bulacaksınız.

Son aylarda her ortamda çok sık tekrarlanan bir söylem var: “Korona sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. Krizler var olan eğilimleri güçlendirir ve bazı değişikliklerin hızla hayata geçmesine imkân verir. Geride bıraktığımız süreçte de yıldırım hızıyla yaşadığımız değişiklikler; daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi evden çalışma ve evden eğitim oldu. Ancak sağlık kaygılarının yol açtığı yeni koşullarda bu iki uygulama, başlangıcında tereddüt ve aksamalar olsa da günler içinde aşıldı ve “yeni norm” olarak kabul gördü. Yönetim zihniyeti nedeniyle düşünülmesi bile söz konusu olmayacak birçok kurumda, uzaktan çalışma tam zamanlı veya kısmen hayatın parçası oldu. Hiç şüphesiz uzaktan çalışmak ve yönetmek de birçok beceri gibi hem kurumlar hem de bireyler açısından “gelişme alanı” içinde sayılacak “yeni bir yetkinliktir”.

Nisan ayı sonunda yöneticileri ilgilendireceğini düşündüğümüz “Uzaktan Yönetme Kılavuzu” başlıklı yazıyı yayınlamıştık. Belirttiğim yazıda önerilerimizi on iki başlık altında toplamıştık. Bu başlıklar:

  • Evden çalışma kılavuzu oluşturun
  • Beklentilerinizi açık ve net tanımlayın
  • Yakınınızdaymış gibi yönetin
  • Düzenli toplantılar yapın
  • Görüntülü koçluk oturumları planlayın
  • Ekibinize güvenin
  • Dâhil olduklarını hissettirin
  • Kurum misyonu ve değerlerinin, kendi rolleriyle bağlantısını kurun
  • Eylemlere değil, hedeflere odaklanın İletişim stratejisi oluşturun
  • İletişim stratejisi oluşturun
  • Çalışanların gelişim ihtiyaçlarını karşılayın
  • Bağ kurun

Evden çalışmanın yaygınlaşması, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde çalışanların zamanlarının ve enerjilerinin büyük bölümünü yolda harcamak yerine işlerine odaklamalarına imkân verir. Kurum hedeflerine ve zamanlamalara uyulması süreç içinde evden çalışılan gün sayısının artmasına zemin hazırlayacak. Bu gelişme çalışan açısından yaşam kalitesinin yükselmesi; kurumlar açısından başta taşıma olmak üzere, yemek, aydınlatma, ısıtma ve ihtiyaç duyulmayan ofis alanı giderlerinden tasarrufa imkân sağlar.

Evden çalışma yetkinlikleri

Evden çalışmak başlangıçta birçok kişi için önemli ölçüde memnuniyetle karşılandı. Ancak bazıları için ev koşullarının yeterince elverişli olmaması, bazıları için ise sosyalleşme ihtiyacından kaynaklanan nedenlerle tercih edilen bir uygulama olmadı.

Hogan ve arkadaşlarının bildirdiğine göre, evden çalışmaya yatkın kişilerin, güvenilir, özenli, düşünceli ve anlayışlı, değişimi ve günlük stres faktörlerini yöneten, sorumluluk alan ve verimli çalışan insanlar olduğu görülmüş. Bu kişilerin yetkinlikleri olarak şunlar saptanmıştır.

  • Kendini yönetmek: Uygun motivasyon, tutum ve özdenetim becerilerini içerir. Davranışlar: Kendi programını yapmak, uygun motivasyon düzeyini korumak, dürtülerini denetlemek, iş ve özel yaşam sınırlarını çizmek.
  • Esneklik: Yeni fikirler, yaklaşımlar ve stratejilere göre yönelmeyi içerir. Davranışlar: Yeni durum, ortam ve süreçlere uyum sağlamak, yeni uygulamalar ve teknolojileri kullanmaya istekli olmak.
  • Güvenirlik: Tutarlı ve zamanında çalışmayı içerir. Davranışlar: Zaman sınırlamaları ve kalite standartları konusunda güven vermek, dikkatli ve özenli olmak
  • İletişim: Hedefleri ekibe iletmeyi, etkin ve olumlu iletişim sürdürmeyi içine alır. Davranışlar: Proaktif ve amaca odaklı iletişim kurmak, açık ve anlaşılır olmak, ilgili olan kişileri iletişim döngüsünde tutmak.
  • İlişki kurmak: Hedefleri gerçekleştirmek için iş birliğine dayalı ilişkiler geliştirmeyi içerir. Davranışlar: Sosyal bağlantılar kurmak, ilişki kurmayı teşvik etmek, karşısındaki kişinin önem verdiği konuya önem verdiğini hissettirmek.

Pandeminin ne zaman biteceği ve özlenen eski normale dönüş için yeşil ışığın yanmasını ne kadar daha bekleyeceğimiz şu sırada henüz belirli değil. Bu nedenle sabırsızlık göstermek, sıkılmak ve önlemleri abartılmış bularak ve bunları göz ardı ederek yaşamak, sadece bireysel risk içermiyor, aynı zamanda çevreye karşı da sorumsuzluk anlamını taşıyor. Ayrıca başkalarının hayatını ve sağlığını tehlikeye atan davranışlar, özlemi çekilen hayata da dönüşü geciktirdiği, sadece ülkemizde değil dünyadaki örnekleriyle her gün televizyon ekranlarından, hiçbir tartışmaya bırakmayacak şekilde, evlerime geliyor.

Geçen yüzyılın başında bir İngiliz devlet adamı sistemli bir devlet yapısı içinde üç özellik tanımlamıştır.

  • Yasanın egemenlik alanı: Kanunlarla belirtilmiş alan
  • Özgür seçim alanı: Bireyler tercihlerini diledikleri gibi kullandıkları alan
  • Gönüllü itaat alanı: Bireylerin özgür iradeleriyle kendileri için yararlı ve kolay olandan vazgeçmesi.

Ülkemizde ve dünyanın bazı yerlerinde günümüzde yaşadığımız sorun bu noktada düğümleniyor. Gönüllü itaat anlayışının egemen olduğu toplumlarda insanlar yolu kısaltmak için bir meydandaki çimene basmazlar ve bunun için “çimenlere basılmaz” levhasına ihtiyaç duymazlar. Benzer şekilde günümüzde de pandemi sebebiyle yapılan kısıtlamalara vatandaşlık bilinci olan bir kişi, ceza almamak için değil, gönüllü olarak uyum gösterir. Tarihinin fedakarlıklarla ve cesaret hikayeleri ile dolu olduğuna inandığımız Türk Milletinin bu anlayışı göstermesini beklemek aşırı bir talep olmaması gerek. İnsanların gelişmesi ancak ödedikleri bedeller karşılığı olur. Bu pandemi nedeniyle toplum olarak ödediğimiz bedelin karşılığının, evden çalışma ve eğitim imkanının, hayatımıza olumlu katkı yapması ve bunun hem verimliliği yükselten hem de yaşama konforunu geliştiren bir fırsat sunması olmasını umuyorum.

Sonuç

Yaşanan pandeminin büyük resim içindeki uzun dönemli sonuçları ise tarihte bir dönüm noktasını belirleyecek. İçinden geçtiğimiz günler her bireye, eskisinin yerine koyacağımız yeni dünya anlayışına, ilham verecek bir örnek olma sorumluluğunu yüklüyor. Kısacası şu sırada bir koza içindeyiz ve buradan dönüşerek çıkacağız. Neye dönüşeceğimize de çalışanların ve yönetenlerin ortak bilinci karar verecek.
 

 

  • Makaleyi Paylaş >
© BALTAS 2020 Tüm hakları saklıdır.