SEÇİLMİŞ YAZILAR

Narsist Liderlik (I)

Prof. Dr. Acar Baltaş

Ülkeleri, siyasi partileri, şirketleri, spor kulüplerini, sivil veya resmi organizasyonları önce başarıya, sonra felakete aynı kişi götürür. Bu kişi kurumun veya sistemin başında olan liderdir. Lider, yönettiği kurumun kültürüne damgasını vurur. Liderin kişiliği ve duygusal dalgalanmaları, birlikte çalıştığı kişilerle olan ilişkisini etkiler. Bu etki de, hem kurum iklimi hem de yakın çevresinde olanların yaşam kalitesi ve ruh sağlıkları üzerinde önemli ölçüde rol oynar. Çalışanların ruh sağlığı açısından en önemli tehdit, narsistik bir liderle çalışmak ve onunla uzun saatler geçirmektir. Ben bu yazıyı hazırlarken çok az referans kullandım. Yazı temel belirtilerin tanımlanmasının ötesinde, hemen bütünüyle kendi yaşam yolculuğumun farklı yollarında tanıma fırsatı bulduğum kişilere, yaşantılara ve gözlemlere dayanmaktadır. Hiç şüphesiz bu belirtilerin hepsinin bir tek kişide toplanma ihtimali çok düşüktür. Bazı belirtiler ise belirli ölçüde herkeste bulunabilir. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin bütün Dünyada referans alınan tanı kitabında da, “narsistik” tanısını almak için temel dokuz belirtinin en az beş tanesine sahip olmak, koşulu belirtilmiştir.

Bütün insanlar “beğenilmek ve takdir edilmek” ister. Bu insanın doğasından gelen bir özelliktir. Ancak narsist kişilerde bu özellik varoluşun merkezini oluşturur. Narsist kişiler takdir görme istekleri nedeniyle çok çalışır, meşguliyet alanlarını, hayatın bütün cephelerini ihmal edecek şekilde, hayatlarının tek amacı haline getirirler. Bu nedenle de çok kere fark edilir, takdir edilir ve yükselirler.

Tutku ve odaklanmayla yürütülen çalışmaların sonucunda kişi, başında olduğu kurumu veya sistemi ileri götürür. Bu gelişme kişinin kendi beceri ve değerlerine olan inancının yükselmesine ve bunun sonucunda kendisine olan güveninin ve hayranlığının üst düzeye çıkmasına neden olur. Çok kere sorun da bundan sonra başlar. Narsist kişilerin başlıca özellikleri olarak ilk sırada şunlar sıralanabilir:

  • Kendini mükemmel görmek,
  • Kendinden başkasını düşünmemek ve davranışlarının başkalarına olan etkisiyle ilgilenmemek,
  • Bütün başarıyı kendine mal etmek, başarısızlık durumunda sorumluluğu başkasına yüklemek,
  • Olayları bütünüyle kontrol etme isteği,
  • Eleştiriye aşırı duyarlılık, aşırı tepki ve öfke,
  • Her konuda haklı olduğuna inanmak,
  • Başkalarını önemsememek,
  • Kuralların kendisi için geçerli olmadığını düşünmek

Hayata yansıması

Narsist, dış dünya kendisinden ibaret olmadığı ve kendi evreninden farklı olduğu için, bu farklı dünyayı algılamakta zorluk çeker. Bir narsistin güçlü görünüşünün ardında, temelde kaynağı çocukluğa uzanan derin bir güvensizlik yatar. Narsist liderlerin en büyük korkuları güçlerini kaybetmektir.

Narsist lider, bir toplulukta bulunan yüz kişi tarafından övülse ve yalnızca bir kişi tarafından, üstü kapalı bile olsa, eleştirildiğinde bütün dikkatini o kişiye odaklar. Büyük topluluğun ilgisinin keyfini çıkartmak yerine canı sıkılır ve o kişiyi “düşman” olarak “kara kaplı defter”ine, bir gün hesaplaşmak üzere, kaydeder. Başkaları tarafından kıskanıldıklarına inanır. Gerçekte ise kendileri yoğun kıskançlık duyguları yaşar, her türlü başarının “aslında” kendi hakları olduğuna inanırlar.

Küstah, kendini beğenmiş, insanlara tepeden bakan bir duruşları olduğunu kabul eder, ancak bunu hak ettiklerini düşünürler. Bunu da açıkça ifade etmekten çekinmezler.

Hangi alandan olurlarsa olsunlar, narsist kişiler kendilerinden başkasını düşünmedikleri halde, özellikle son yıllarda, sosyal sorumluluk projelerinde görülmeye başlamışlardır. Bu ilk başta çelişki gibi gözükür. Ancak bu kişiler sosyal sorumluluk çalışmalarına, kendilerini gösterecek bir fırsat olarak görürlerse katılırlar ve esas ilgileri ne yaptıkları değil, nasıl algılandıklarıdır.

Kural ve yasaların kendileri için olmadığını düşündükleri için, kendilerini engelleyen ve sınırlayan durumlarla karşılaştıklarında, kural ve yasalara karşı gelmekten çekinmez, kolayca yalan söyler ve hile yaparlar. Ancak kendi yalanlarına kendilerinin de inandıkları için, bunu bir sorun olarak görmezler. Çok zorlandıkları veya yolun sonuna geldikleri zaman ise, Allah’a veya tarihe hesap vereceklerini söylerler. Yakın zamanda ABD ve Türkiye’de büyük şirketlerin üst düzey yönetici ve sahiplerinin büyük suistimallerin arkasındaki motif, bu kişilerin kendilerini yasaların üzerinde görmeleridir.

İnsan ilişkileri

Narsist bir insan çevresindeki kişilere ihtiyaçlarını karşıladıkları ölçüde, ilgi gösterir gibi yapar. İhtiyaçlarını karşılayacak insanların adeta transparan olmasını ister. Buna çok kere eş ve çocukları da dahildir. İnsanlara bir araç olarak bakar, onları kullanır ve bundan herhangi bir rahatsızlık duymaz; çünkü kendini bulunduğu çevreye bir hediye olarak görür. Bu nedenle “vefa” duygusu gibi bir duyguya bütünüyle yabancıdır. Ona göre “vefa” tek yönlü bir yoldur. Çevresindeki herkesten mutlak bir sadakat bekler. Buna yanlışlarının onaylanması, olaylara onun gözünden bakılması da dahildir. Narsist lidere göre, insanları yakın çevresine dahil etmek, onlara verdiği bir hediyedir ve bununla yetinmeleri gerekir. Çok kere de haklı çıkarlar, çünkü bu insanlar da bağımlı kişilik yapısına sahiptir ve kendi sosyal çevrelerinde lidere yakın olma ayrıcalığını kullanarak üstünlük taslarlar.

Yukarıda sıraladığımız özellikler, okuyucuların zihinlerine mutlaka en başta iş, daha sonra spor ve siyaset dünyasından, hem tarihsel, hem de güncel boyutta birçok örnek getirmiştir. Narsistik kişileri sadece kurumların başındaki liderler olarak düşünmez, düşünce perspektifini spor ve sanat aleminin gündeminde olan kişiler yönüne de genişletenler, çok sayıda örnek bulabilirler. Bu kişiler, örneğin sinema ve sahne sanatçıları, kendilerine bir koza örer ve onlara olan hayranlığı besleyecek bir çevre içinde yaşarlar. Sahne sanatçıları arasında “güzel (yakışıklı) ve eşsiz” olmak büyük önem taşır. Bu nedenle sanatçıların büyük çoğunluğunun iki büyük korkusu vardır. Bunlar yaşlanmak ve şöhretlerini kaybetmektir.

“Ben, Ben, Ben, Yine ve İlle de Ben…”

Narsistlerin cümlelerinin neredeyse tamamı “ben” diye başlar. Birlikte çalıştıkları kişileri göstermelik olarak onurlandırmak adına “biz” diye başladıkları cümleler bile, “ben” diye biter. Kendilerinden söz etmedikleri bir ortamda kolayca sıkılır ve dikkatleri dağılır. Bulundukları kalabalık ortamlarda sürekli onlar konuşur. Bilgilerinin olmadığı konularda da mutlaka fikirleri ve söyleyecekleri önemli şeyler vardır. Bir anlamda kendi seslerine aşıktırlar. Söylediklerini tekrarlamaktan, aynı şeyleri farklı biçimlerde ifade etmekten sıkılmazlar.

Narsist bir lider bütün başarıyı kendisine mal eder. Kendinden evvel yapılanları ya yok sayar ve hiç sözünü etmez, ya da küçümser. Buna karşılık çok aşikar başarısızlıklarda dahi en küçük bir sorumluluk duygusu yaşamaz. İşler inkar edilemeyecek kadar kötü gittiğinde sorumlu olan ya başkaları, ya koşullar, ya da “dış düşmanlar”dır. Bunun örneklerini hem spor alanında, hem iş hayatında, hem de tarih boyunca siyaset sahnesinde görmek mümkündür. Ortada bir başarı varsa nedeni “başkan”dır. Başarısızlığın nedenleri ise siyasette “dış güçler”, sporda “medya, hakem ve federasyon”, iş hayatında ise “konjonktür, beceriksiz çalışanlar ve gerekli desteği vermeyen devlet”tir.

Yönetim Tarzı

Narsisist bir liderin yönetim tarzı kendisine yakışacak şekildedir. Her konuda söz ve karar onundur. Onun söyledikleri her zaman doğru ve o her zaman haklıdır. Yakın çalışma arkadaşlarıyla yapılan toplantılar, nihayetinde lideri onaylamak ve ne kadar haklı olduğunu ona hatırlatmak içindir. Toplantılarda gerçek anlamda bir tartışma ve fikir alış verişi olmaz. Durum ve olaylar, liderin daha önce açık veya örtük olarak belirttiği tutum, duruş ve kararını destekleyecek şekilde değerlendirilir, kararlar daima oy birliği ile alınır ve bütün üyeler bu konuda “hemfikir” olur. Bu toplantılarda, liderin şirketi (partisi, takımı) olduğundan güçlü, rakipler olduğundan zayıf, beceriksiz ve yetersiz değerlendirilir. Riskler göz ardı edilir, bu nedenle B planına ihtiyaç duyulmaz.

Narsist bir liderin çevresinde göstermelik olarak danışmanlar bulunur. Danışmanlardan beklenen gerçekte uzmanlıklarını kullanarak lidere yol göstermek değil, onu onaylamaktır. Başlangıçta bundan habersiz olan danışmanlar bir süre sonra durumun farkına varırlar. Bu durumda ya gerçek düşüncelerini ifade etmeyi sürdürür, saygınlıklarını korur, ancak pozisyonlarını kaybeder; ya da duruma uyum sağlar ve görüşlerini lideri destekleyecek şekilde dile getirirler ve lidere yakın olmanın nimetlerinden yararlanırlar. Lider göstermelik olarak fikrini sorduğu danışmanından beklediği cevabı alırsa; “Bakın Hoca da böyle düşünüyor” der. Cevap beklenmedik ve istenmeyen şekilde gelirse, o zaman “Hoca bu işler bildiğin gibi değil. Hayat kitaba benzemez” denir.

Yukarıda sıralanan özellikler narsist kişilerin bir süre sonra gerçeklerden kopmasına neden olur. Narsist bir lider tarafından yönetilen bir kurumda, lidere sunulan bütün bilgiler onun algısını besleyecek ve egosunu yüceltecek şekle sokulur. Böylece narsist lider kendi yarattığı bir sanal gerçeklik dünyasında yaşar ve kendi dışındaki dünyanın da bir gün onun çizgisine geleceğinden emin olur.

Narsist kişiler kendilerinden başka kimseyi beğenmedikleri, kendi mükemmeliyetlerine inandıkları için doğal olarak kendilerini herkesten üstün görürler. Bu durumun halk arasındaki adı “kibir”dir. Kibir ise her inanç sisteminde günahtır. Ancak narsizmin özelliği kişilerin kendilerini narsist olarak görmemeleridir. Bu nedenle bir narsist hiçbir zaman psikolojik yardım istemez. Bir narsistin ruh sağlığı profesyoneli ile karşılaştığı tek durum, gücünü kaybettikten sonra yaşadığı depresyon ve uyku bozukluğudur.

Narsisist Liderle Çalışmak ve Yaşamak

Narsisist bir liderle çalışmak kişiye birçok açıdan zarar verme potansiyeline sahiptir. Bunların en başında bir narsistin takdirini kazanmak için dış dünya gerçekliği ile bağları kopartmak gelir. Bu durum özellikle işler iyi gitmediği zaman önem kazanır. Çünkü olayları ve dış dünyayı narsist liderin bakış açısından yorumlamak kişide bir “zihinsel çelişki” (cognitive dissonance) yaratır. Bu nedenle kişi ya lidere paralel bir algı geliştirmek, ya da kendisine olan saygısını kaybetmek seçeneğiyle karşı karşıya kalır. Bu durumda uyması gereken sadakat kuralları gereği, kişi çoğunlukla liderin gerçeklik algısını destekleyecek bir algı geliştirilir. Bunun sonucunda, liderin halkasının dışında kalanların gözünde saygınlığını yitirir ve “yalaka”, “yağcı”, “... adamı” gibi sıfatlarla tanımlanmaya başlar. Bu durum onu değerli görmeyen kişilere karşı saldırganca duygular beslemesine yol açar.

Narsisist bir liderle çalışmanın ikinci sakıncası, liderin öfke patlamalarına muhatap olmaktır. Engellenmeye, bekletilmeye, karşı çıkılmaya dayanamadıkları için, narsist liderler sık ve kolay öfkelenir ve şiddetli tepkiler verirler. Bununla yaşamak zorunda olan kişiler, bu durumu; “Bizim patron baba gibidir. Hem sever, hem döver”, anlayışıyla rasyonalize ederler. Ancak liderin öfkesinin ne zaman ortaya çıkacağını bilmemekten kaynaklanan belirsizlik, yakın çevredekilerin sürekli olarak kaygı içinde yaşamalarına neden olur.

Narsist liderle çalışmanın üçüncü sakıncası, bitmek bilmez taleplere muhatap olmaktır. Bu taleplerin bazıları gerçekleştirilmesi neredeyse imkansız, bazıları da zamansız taleplerdir; çünkü narsist bir lider ne istiyorsa, “hemen ve şimdi” gerçekleştirilmesi gerekir. Bunun yarattığı baskı, çevresindekilerde kaygı ve çaresizlik duygularına neden olur. Yakın çevresinin liderin isteklerini yerine getirmek için yasaları çiğnemesi, ahlaka ve sağduyuya aykırı hareket etmesi, sık görülen bir durumdur.

Narsist bir liderle çalışmanın kaçınılmaz sakıncalarının sonuncusu, ihtiyaç kalmadığında “fırlatılıp atılmaktır”. Böylece yaşanan derin hayal kırıklığını kaçınılmaz olarak bir depresyon ve bazen de “intikam alma” duygusu izler. Bu nedenle liderin çevresinden uzaklaştırılan ve konumunu kaybeden kişiler, bir zamanlar “tanrı” mertebesine yücelttikleri kişinin içyüzleriyle ilgili “itiraf” veya “açıklamalarda” bulunurlar. Ancak zaten çevreleri tarafından itibarları sorunlu olan bu kişilerin inandırıcılıkları olmaz ve gördükleri ilgi de sınırlı ve geçici olur.

Sonuç

Görüldüğü gibi, narsist bir liderle çalışmak, bir yönüyle ruh sağlığı açısından risk taşıma, diğer yönüyle de kişinin itibarı açısından yıkıcı sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle yukarıda sayılan özelliklere sahip bir yönetici veya liderle çalışan kişiler, özellikle işler yolunda gitmemeye başladığında, durumlarını bir kere daha dikkatle değerlendirmelidir. Bu değerlendirme sırasında, bu kişiyle aynı ortamı paylaşmanın kendilerine kazandırdığı ve kaybettiklerini gözden geçirmelidirler. Yaşanmış örneklere bakılacak olursa elde kalacak çok kere; yitirilmiş özsaygı, derin bir hayal kırıklığı, kullanılmışlık ve değersizlik duyguları olacaktır. Bunların üstesinden gelmek kolay değildir. Bu bazen imkansız, bazen de çok uzun zaman alacak, kişinin kendisiyle ve toplumla yüzleşmesini içine alacak olan gerçek bir arınma sürecine ihtiyaç gösterir.

Kaynaklar:

American Psychiatric Association: Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition. Arlington, VA, American Psychiatric Association, 2013.

Fromm, E.: Sevme Sanatı. Payel Yayınları, 1995.

  • Makaleyi Paylaş >
© BALTAS 2020 Tüm hakları saklıdır.