Baltaş İş ve Psikoloji Salı Sohbetleri’nde konuğumuz Salim Kadıbeşegil oldu

Baltaş Grubu’nun sosyal sorumluluk misyonuyla 20 yılı aşkın süredir gerçekleştirdiği Salı toplantılarının bu ayki konuğu itibar yönetimi danışmanı Salim Kadıbeşegil oldu. Adını aynı adlı değerli yazısından alan “Ahlak Ayak İzimizi Nasıl Ölçeceğiz?” başlıklı konuşmasında plastik, karbon, cam, su ayak izi meselemizin özünde aslında “ahlak ayak izimiz” olduğu gerçeği ile yüzleşme zorluğunu ve altında yatan temel ahlaki kodları sorguladık. Sürdürülebilirliğin dünün gündeminde kaldığı ve asıl gündemin iklim krizi olduğu bugünün gerçekliğinde tüketimin arzu ve hayallerin karşılanmasından ihtiyacın karşılanmasına dönüşme gerekliliğini, yükselen değer olarak hesap verebilirliğin günlük hayata aktarımını ve şirketlerin var oluş amaçlarının dönüşümünü konuştuk. Başta Salim bey olmak üzere, katılan ve katkı sağlayan tüm Baltaş dostlarına teşekkür ederiz.

Salim Kadıbeşligil’in konuşmasında yer verdiği kitaplar: 

  • İsmail Gezgin Uygarlaşan iştah 
  • Stuart Ewen Captains of consciousness 
  • Michael Sandel Paranın satın alamayacağı şeyler 
  • Stewart Lansley The cost of inequlity 
  • Marc Benioff Trailblazer 
  • Paul Mason Post capitalizm 
  • Tim Jackon Post growth 
  • Tim Jackon Büyümesiz refah 
  • Manuel Castells Binyılın sonu 
  • Manuel Castells İletişim gücü 

Canlı yayını izlemek için buraya tıklayınız.

Konuşmacı: Salim Kadıbeşegil
İtibar Yönetimi Danışmanı, Dünya Vatandaşlığı Yolcusu

Kimdir: http://www.salimkadibesegil.com/tr/kimdir/

Sohbet Konusu:

Gezegenin bir iklim sorunu olduğunu Birleşmiş Milletler 1987 yılında Bruntland raporu ile dünya kamuoyu ile paylaştı. Bu tarihten 11 yıl önce petrol sektörünün başını çeken Exxon’un iklim krizinin nerelerden kaynaklanmakta olduğu bilgisine sahip olduğunu Inside Climate News’dan öğreniyoruz!

Plastik, karbon, cam, su ayak izi meselemizin özünde aslında “ahlak ayak izimiz” olduğu gerçeği ile nedense yüzleşemiyoruz. Örneğin, petrol üreticilerinin gerçekleri toplumdan kaçırmak için “kullandığı” PR şirketleri nedeniyle literatüre “Polluted PR” (Kirli PR) diye bir kavram girdi! İletişim sektöründeki birkaç şirketin para kazanmak uğruna tüm PR camiasının itibarını kirletmeye ne hakları var gibi bir sorudan yola çıkarak sorgulama yapmamızın anlamsızlığı ortada! Çünkü “birkaç çürük elma” meselesi değil bu! İnsanlığın geleceğinin tehdit altında olduğunu bile bile “günü kurtarmak” uğruna mesai harcamak ahlaken de izah edilebilecek bir şey değil.

Share Article

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP